Kadınlar gebelik döneminde ya da doğum sırasında herhangi bir olumsuzlukla karşı karşıya kalmasalar dahi doğum sonrası özellikle psikolojik olarak negatif etkilenirler. Hem hamilelik hem de doğum, kadınların hayatında fizyolojik, psikolojik ve sosyal olarak birçok değişime sebep olur. Kadınların büyük bir kısmı doğumun hayatlarına getirdiği bu değişimlere uyum sağlamakta zorlanmasa da gebelik ve doğum, bazı kadınlarda kalıcı duygudurum değişikliklerine neden olabilir. Doğum sonrası depresyonu bilimsel literatürde Postpartum olarak adlandırılır. Halk arasında ise Lohusa sendromu olarak adlandırılır.
Doğum sonrası dönemde anne-babalar yeni rollerini öğrenmek, bebekleri için güvenli bir ortam sağlamak, bebeğe temel bakım verip onunla iletişim kurmak ve bebekle ilgili diğer problemlerle ilgilenmek zorunda oldukları için doğum sonrası dönem ebeveynler için bir kriz haline dönüşebilir. Bu nedenle doğum sonrası depresyona etki eden faktörlerin bilinmesi bu krizin kolayca atlatılmasında önemli rol oynar.
Doğum sonrası depresyon, doğumdan sonra takip eden 4-8 hafta içerisinde başlar. Doğum sonrası depresyon semptomları genel olarak yaşamın herhangi bir döneminde yaşanan majör depresyon semptomlarından farklı değildir. Bu semptomlar şu şekildedir;
Majör depresyonla kıyaslandığında doğum sonrası depresyonda suçluluk daha fazladır. Doğum sonrası sürecin en önemli parçası annenin bebek ile kurduğu iletişimdir. Depresif bir duyguduruma sahip anneler bebekleri ile iletişim kurmakta zorlanırlar bu da onların suçluluk duymasına sebep olabilir.
Gebelik ve gebelik sonrası yaşanan hormonel ve nörokimyasal değişimler annenin duygudurumu ile yakından ilişkili olduğu için bu hormonel değişimler doğum sonrası depresyonun oluşumunda oldukça etkilidir.
Doğum sonrasında anne için yaşanan kimlik değişimi de depresyonu tetikleyici bir unsurdur. Gebeliğin ilk zamanlarında hakim olan duygu uyum sağlamaktır. Gebeliğin ortalarında ise anneliğe kendini hazırlama görülür, son zamanlarında ise çok daha karmaşık duygular ile doğum beklenmektedir. Bu kimlik geçişinin yarattığı duygular da doğum sonrası depresyonun nedenleri arasındadır.
Doğum sonrası depresyonun nedenleri arasında anneliğe karşı olan tutum ve annelikten beklentiler de ön plana çıkar. Annelikten beklentilerin gerçekdışı olduğu ve rol çatışmalarının yaşandığı durumlarda depresif belirtiler daha fazla ortaya çıkar.
Ayrıca doğum sonrası depresyonu tetikleyen risk faktörleri arasında; doğum öncesi depresyon, yaşamın daha önceki evrelerinde geçirilmiş depresyonun varlığı, çocuk bakımı ile ilgili olarak duyulan endişe, evlilikte yaşanan olumsuzluklar, annenin evlilikten memnuniyet duymaması, sosyoekonomik elverişsizlik, istem dışı gebelik ve benlik saygısının düşüklüğü de yer almaktadır.